top of page

TCK m. 107 - Şantaj Suçu ve Cezası (2025)

  • Yazarın fotoğrafı: Alper SEFA
    Alper SEFA
  • 19 Şub
  • 7 dakikada okunur
Makaleye ait temsili görsel.
Makaleye ait temsili görsel.


Şantaj suçu, bireylerin iradesini hukuka aykırı şekilde baskı altına alarak menfaat sağlamaya yönelik bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenen bu suç, kişinin haksız bir menfaat elde etmek amacıyla başkasını belirli bir davranışa zorlamasıyla oluşur. Suçun temelinde, mağdurun serbest iradesini ortadan kaldıran bir tehdit veya baskı unsuru bulunmaktadır.


Şantaj suçu, malvarlığına yönelik suçlar ile özgürlüğe karşı suçlar arasında bir geçiş niteliği taşır. Faile haksız bir menfaat sağlayan bu suç, aynı zamanda mağdurun karar verme özgürlüğünü kısıtlayarak cezai yaptırımı gerektiren bir eylem meydana getirir. Bu nedenle, hem failin kastı hem de mağdurun maruz kaldığı baskı dikkate alınarak suçun oluşup oluşmadığı değerlendirilmelidir.


Bu makalede, şantaj suçunun unsurları, cezai yaptırımları ve yargı içtihatları ele alınarak konunun hukuki çerçevede incelenmesi amaçlanmaktadır. TCK m. 107 kapsamında değerlendirilecek olan bu suçun detayları, fail ve mağdur yönünden ele alınarak somut örneklerle açıklanacaktır.



 


Bu başlık altında okuyacağınız başlıklara göz atın.

  1. Giriş
  2. Şantaj Suçunun Tanımı ve Unsurları
  3. TCK m. 107 Kapsamında Şantaj Suçunun Hukuki Dayanağı
  4. Şantaj Suçunda Fail, Mağdur ve Suçun Konusu
  5. Şantaj Suçunun İşleniş Biçimleri ve Uygulamada Karşılaşılan Durumlar
  6. Şantaj Suçunun Cezası ve Yaptırımları
  7. Şantaj Suçunda Ağırlaştırıcı ve Hafifletici Sebepler
  8. Şantaj Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları ve İçtihatlar
  9. Sonuç


 


Şantaj Suçunun Tanımı ve Unsurları


Şantaj suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenen ve bireylerin irade özgürlüğünü hukuka aykırı şekilde sınırlayan bir suç tipidir. Kanun koyucu, bu suçu “haksız menfaat sağlamak amacıyla bir kişiyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlamak” olarak tanımlamaktadır. Suçun oluşabilmesi için failin, mağduru belirli bir davranışa yönlendirme kastına sahip olması gerekir.


Şantaj suçunun maddi unsurları, failin mağdura yönelttiği baskı ve mağdurun bu baskı neticesinde iradesinin etkilenmesi şeklinde ortaya çıkar. Tehdit suçundan farklı olarak, şantajda failin doğrudan bir zarar vermesi gerekmez; önemli olan, mağdurun baskı nedeniyle belirli bir eylemde bulunmak zorunda hissetmesidir. Hukuka aykırı talepler veya mağdurun rızasına aykırı yönlendirmeler bu suçun temelini oluşturur.


Manevi unsur bakımından şantaj suçu, doğrudan kast ile işlenebilen bir suçtur. Fail, mağdurun iradesini etkileyerek kendisi veya bir başkası için hukuka aykırı bir menfaat sağlamayı amaçlamalıdır. Taksirle işlenmesi mümkün olmayan bu suç, icrai veya ihmali hareketlerle gerçekleştirilebilir. Suçun oluşabilmesi için mağdurun fiili olarak zarar görmesi şart değildir; failin haksız bir menfaat temin etmeye yönelik baskıcı davranışları suçun oluşması için yeterlidir.



TCK m. 107 - Şantaj Suçu ve Cezası (2025)


TCK m. 107 - Şantaj Suçu ve Cezası (2025), 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenmiş olup, bireylerin irade özgürlüğünü korumaya yönelik bir yaptırım öngörmektedir. Kanun maddesine göre, bir kimseyi haksız bir menfaat sağlamak amacıyla belirli bir davranışta bulunmaya veya bulunmamaya zorlayan kişi, şantaj suçunu işlemiş sayılmaktadır. Bu suçun düzenlenmesindeki temel amaç, bireylerin karar alma süreçlerinin hukuka aykırı şekilde manipüle edilmesini önlemektir.


TCK m. 107, şantaj suçunu iki farklı seçimlik hareketle tanımlamaktadır. İlk seçimlik hareket, mağdurun hukuka aykırı bir eylemi gerçekleştirmeye zorlanmasıdır. İkinci seçimlik hareket ise mağdurun, yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya mecbur bırakılmasıdır. Her iki durumda da failin haksız bir menfaat elde etme amacı taşıması suçun oluşması için gerekli unsurlardan biridir.


Şantaj suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Hürriyete Karşı Suçlar” başlıklı bölümü altında yer almaktadır. Bu düzenleme, suçun temel amacının bireyin irade özgürlüğünü korumak olduğunu göstermektedir. Ayrıca, şantaj suçu malvarlığına yönelik sonuçlar doğurabileceğinden, bazı durumlarda dolandırıcılık veya tehdit suçlarıyla birlikte değerlendirilmesi mümkündür. Kanun koyucu, suçun işleniş biçimi ve niteliğine bağlı olarak ceza yaptırımını belirlemiş ve suçun mağduru üzerinde yarattığı etkiye göre farklı değerlendirmeler yapılabileceğini öngörmüştür.



Şantaj Suçunda Fail, Mağdur ve Suçun Konusu


Şantaj suçu, herhangi bir kişi tarafından işlenebilen genel suçlar arasında yer almaktadır. Bu suçun faili bakımından özel bir nitelik aranmaz, gerçek kişiler kadar tüzel kişiler adına hareket edenler de suçu işleyebilir. Önemli olan, failin mağduru hukuka aykırı bir davranışa zorlamak suretiyle haksız menfaat sağlamayı amaçlamasıdır. Suç, bireysel olarak işlenebileceği gibi birden fazla kişinin katılımıyla da gerçekleşebilir.


Mağdur bakımından ise herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Şantaj suçunun mağduru, iradesi baskı altına alınan ve belirli bir davranışta bulunmaya zorlanan kişidir. Mağdur, tüzel kişi olamaz; ancak tüzel kişilerin temsilcileri bu suçtan zarar görebilir. Ayrıca, mağdurun suçun gerçekleştiğini algılama yeteneğine sahip olması gerekir. Küçükler veya akıl sağlığı yerinde olmayan kişiler bu suça maruz kaldığında, suçun niteliği farklı değerlendirilerek failin cezai sorumluluğu ağırlaştırılabilir.


Şantaj suçunun konusunu, failin mağduru belirli bir davranışa yönlendirmek suretiyle sağladığı haksız menfaat oluşturmaktadır. Bu menfaat, maddi veya manevi olabilir. Örneğin, bir kişiden zorla para talep etmek veya belirli bir belgeyi vermeye zorlamak maddi menfaat kapsamına girerken, bir kişinin itibarını zedeleyici bilgileri açıklamamak karşılığında ondan belirli bir davranış beklemek manevi menfaat kapsamına girebilir. Suçun oluşması için mağdurun fiilen zarar görmesi şart değildir; önemli olan, failin mağdura baskı uygulayarak hukuka aykırı bir menfaat sağlamaya çalışmasıdır.



Şantaj Suçunun İşleniş Biçimleri ve Uygulamada Karşılaşılan Durumlar (TCK m. 107 - Şantaj Suçu ve Cezası (2025))


TCK m. 107 - Şantaj Suçu ve Cezası (2025), farklı yöntemlerle işlenebilen bir suç olup, failin mağduru belirli bir davranışa zorlamak için çeşitli baskı yöntemleri kullanmasıyla gerçekleşir. Suçun en yaygın işleniş biçimlerinden biri, mağdurun özel hayatına ilişkin bilgilerin açıklanacağı tehdidiyle baskı altına alınmasıdır. Bu tür durumlarda fail, mağdurun onurunu, kişisel itibarını veya sosyal statüsünü zedeleyebilecek bilgileri kullanarak haksız menfaat elde etmeye çalışır.


Bir diğer işleniş biçimi, mağdurun hukuka aykırı bir eylemi gerçekleştirmeye zorlanmasıdır. Örneğin, failin mağdura yönelik, “Eğer benim lehime sahte beyanda bulunmazsan elindeki belgeleri açıklarım” şeklinde bir baskı uygulaması, şantaj suçunun tipik örneklerinden biridir. Aynı şekilde, mağdurun yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlanması da suçun işleniş biçimleri arasındadır. Bu bağlamda, iş hayatında veya kamu görevlerinde yetki kötüye kullanımı ile şantaj suçunun iç içe geçtiği durumlar ortaya çıkabilir.


Uygulamada, özellikle dijital ortamda şantaj suçlarının arttığı gözlemlenmektedir. Sosyal medya ve dijital iletişim araçları, mağdurların özel bilgilerine ulaşmayı ve bunlar üzerinden baskı kurmayı kolaylaştırmaktadır. Fail, mağdurun rızasına aykırı görüntülerini veya yazışmalarını yaymakla tehdit edebilir. Bu tür suçlarda delil toplama süreçleri önem arz etmekte, mağdurların yetkili mercilere başvurması ve hukuki süreçleri başlatması gerekmektedir.



Şantaj Suçunun Cezası ve Yaptırımları


Şantaj suçunun cezai yaptırımları, Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Kanun hükmüne göre, bu suçu işleyen kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Suçun niteliğine ve mağdur üzerindeki etkisine bağlı olarak mahkemeler, belirlenen ceza sınırları içinde uygun bir yaptırım belirlemektedir.


Eğer şantaj suçu, bir kamu görevlisi tarafından görevi kötüye kullanmak suretiyle işlenmişse veya örgütlü bir şekilde gerçekleştirilmişse, ceza artırılarak uygulanır. Özellikle suçun sistematik hale gelmesi veya birden fazla mağduru hedef alması durumunda, faile verilecek ceza üst sınıra yakın belirlenmektedir. Ayrıca, failin şantaj yoluyla haksız kazanç sağlamış olması halinde, elde edilen menfaatin iadesine hükmedilebilir.


Şantaj suçunda ceza belirlenirken, failin kullandığı yöntemler, mağdurun uğradığı zarar ve suçun işlenme şekli dikkate alınır. Örneğin, mağdura yönelik ağır tehditler veya fiziksel şiddet unsurları varsa, başka suçlarla birlikte değerlendirilerek cezanın artırılmasına neden olabilir. Ayrıca, suçun bilişim sistemleri aracılığıyla işlenmesi halinde Türk Ceza Kanunu’nun 243 ve 244. maddelerinde düzenlenen bilişim suçları ile birlikte değerlendirilmesi mümkündür. Yargılama sürecinde delil durumu, mağdurun beyanları ve olayın genel çerçevesi göz önünde bulundurularak, hâkim tarafından uygun bir ceza tayin edilir.



Yasa Dışı Bahis Suçu ve Aracılık Etme (7258 sayılı Kanun m.5)


7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında, yasa dışı bahis oynatılması ve bu suça aracılık edilmesi yasaklanmıştır. Papara hesaplarının yasa dışı bahis işlemlerinde kullanılması, hesap sahiplerinin doğrudan suç işlediği veya suça iştirak ettiği anlamına gelmektedir.


Bu kapsamda, bir kişinin kendi adına açılmış bir Papara hesabını yasa dışı bahis sitelerine veya bahis organizatörlerine kullandırması durumunda, hem TCK hem de 7258 sayılı Kanun kapsamında cezai yaptırımla karşılaşması söz konusu olacaktır. Yargıtay, bahis gelirlerinin transferinde kullanılan hesap sahiplerini "suça bilerek ve isteyerek iştirak eden kişiler" olarak değerlendirmekte ve ağır yaptırımlara hükmetmektedir.



Şantaj Suçunda Ağırlaştırıcı ve Hafifletici Sebepler


Şantaj suçunun cezai müeyyideleri belirlenirken, suçun işleniş biçimi ve mağdur üzerindeki etkisi dikkate alınarak cezada artırıma veya indirime gidilebilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri çerçevesinde, bazı durumlar suçun ağırlaştırıcı sebep olarak değerlendirilmesine neden olurken, bazı haller ise cezada indirime gidilmesini sağlayan hafifletici sebepler olarak kabul edilmektedir.


Ağırlaştırıcı sebepler arasında suçun kamu görevlisi tarafından veya kamu görevinin sağladığı yetki kötüye kullanılarak işlenmesi yer almaktadır. Eğer fail, kamu gücünü kullanarak mağduru baskı altına almış ve haksız menfaat sağlamışsa, ceza daha ağır uygulanmaktadır. Ayrıca suçun örgütlü bir şekilde veya birden fazla kişi tarafından işlenmesi, suçun planlı ve sistematik hale getirilmesi nedeniyle daha ağır yaptırımları beraberinde getirmektedir. Mağdurun yaşının küçük olması veya akıl sağlığının yerinde olmaması da failin cezasını artıran unsurlar arasında yer alır.


Hafifletici sebepler ise failin suçun işlenmesinden önce veya yargılama sürecinde pişmanlık göstererek mağdurun zararını gidermesi durumunda uygulanabilir. Örneğin, failin tehdit yoluyla elde ettiği menfaati iade etmesi ve mağdurdan özür dilemesi, mahkeme tarafından hafifletici bir unsur olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, mağdurun fail tarafından zorlandığı eylemi kendi rızasıyla yerine getirmesi veya failin suç teşkil eden fiili tam anlamıyla gerçekleştirememesi gibi durumlar da cezada indirim uygulanmasına yol açabilmektedir.



 


Şantaj Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları ve İçtihatlar


Şantaj suçunun yargısal uygulamaları, Yargıtay kararları ve içtihatlarla şekillenmektedir. Yargıtay, özellikle şantaj suçunun diğer suçlarla olan kesişim noktalarına dikkat çekerek, olay bazlı değerlendirmeler yapmaktadır. Örneğin, şantaj suçu bazı durumlarda tehdit veya dolandırıcılık suçuyla birlikte işlenebilir. Yargıtay, failin kastını, mağdurun durumunu ve menfaatin niteliğini dikkate alarak suçun hangi kapsamda değerlendirileceğine karar vermektedir.


Yargıtay’ın çeşitli kararlarında, özellikle dijital şantaj suçlarına ilişkin önemli içtihatlar geliştirilmiştir. Mağdurun özel hayatına ilişkin görüntü veya bilgilerin paylaşılacağı tehdidiyle baskı altına alınması durumlarında, failin kastının açık olduğu ve mağdurun rızasına aykırı olarak yönlendirildiği tespit edildiğinde ağır cezalar verilmiştir. Bunun yanı sıra, failin şantaj yoluyla sadece psikolojik baskı uyguladığı ancak herhangi bir maddi menfaat elde etmediği durumlarda, olayın koşullarına göre ceza tayini yapılmaktadır.


Yargıtay kararlarında ayrıca, delil durumunun önemine vurgu yapılmaktadır. Şantaj suçuna maruz kalan mağdurların, tehdit içeren mesajları veya konuşmaları delil olarak sunmaları, yargılama sürecinde önemli bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Özellikle sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla işlenen şantaj suçlarında, dijital delillerin toplanması ve bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi, mahkemelerin hüküm kurmasında belirleyici rol oynamaktadır.



Sonuç


Şantaj suçu, bireylerin irade özgürlüğünü hedef alan ve hukuka aykırı şekilde menfaat sağlama amacına dayanan ciddi bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesi kapsamında düzenlenen bu suç, mağdurun belirli bir eylemi yapmaya veya yapmamaya zorlanması suretiyle oluşmaktadır. Failin hukuka aykırı baskı unsurları kullanarak mağduru yönlendirmesi, suçun temel unsurlarını oluşturmaktadır.


Şantaj suçunun cezai yaptırımları, failin kastı, suçun işleniş biçimi ve mağdurun üzerindeki etkileri göz önünde bulundurularak belirlenmektedir. Özellikle dijital mecraların yaygınlaşmasıyla birlikte, bu suçun farklı yöntemlerle işlendiği ve mağdurların daha fazla korunmaya ihtiyaç duyduğu görülmektedir. Yargıtay kararları, şantaj suçunun farklı boyutlarını ele alarak mağdur haklarını korumaya yönelik içtihatlar geliştirmekte ve delil toplama süreçlerine büyük önem vermektedir.


Hukuki açıdan değerlendirildiğinde, şantaj suçunun mağdurları hukuki haklarını koruyabilmek için vakit kaybetmeden yetkili mercilere başvurmalı ve delil niteliği taşıyan unsurları muhafaza etmelidir. Suçun caydırıcılığı açısından etkin cezai yaptırımların uygulanması ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Şantaj suçuyla mücadelede, hukukun sağladığı koruma mekanizmalarından yararlanarak mağdurların haklarını etkin bir şekilde savunmaları gerekmektedir.



 


Kendinizi bu denli bir duruma yakın hissediyorsanız, zaman kaybetmeden bize ulaşın.







 


Şantaj suçu, bireylerin irade özgürlüğünü tehdit eden ciddi bir suçtur ve hukuki yaptırımları ağırdır. Failin menfaat sağlama amacıyla mağduru zorlaması, hem ceza hukukunda hem de toplum düzeninde ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Bu tür durumlarla karşılaşan bireylerin sessiz kalmaması, delillerini koruyarak yetkili mercilere başvurması büyük önem taşımaktadır. Hukukun sağladığı koruma mekanizmalarından yararlanarak mağduriyetin önüne geçmek mümkündür. Suçun önlenmesi ve caydırıcılığın sağlanması için hukuki farkındalık artırılmalı, bireyler haklarını etkin bir şekilde kullanmalıdır.

Adli Bilişim Uzm. Alper SEFA, Şubat - 2025


Commentaires


Tüm hakları saklıdır. 2024 Hasgül Hukuk Bürosu

bottom of page