2025, Siber Şantaj Suçu ve Cezası
- Berker HASGÜL
- 10 Şub
- 10 dakikada okunur

Siber şantaj, bilişim sistemleri aracılığıyla bireylerin veya kurumların tehdit edilerek maddi veya manevi menfaat elde edilmesi amacıyla baskı altına alınmasıdır. Teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte suçların işlenme biçimleri de değişmiş, geleneksel şantaj suçunun dijital ortama taşınmasıyla birlikte siber şantaj suçu ortaya çıkmıştır. Bu suç, özellikle kişisel verilerin, özel hayatın gizliliğinin veya hassas bilgilerin kötüye kullanılması yoluyla mağdurları zor durumda bırakmaktadır.
Türk Ceza Kanunu kapsamında siber şantaj, şantaj suçunun dijital ortamda işlenmiş hâli olarak değerlendirilmekte olup, suçun niteliği ve unsurları doğrultusunda çeşitli cezai yaptırımlara tabi tutulmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu ise bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması süreçlerini belirlemekte, delil toplama yöntemlerinden koruma tedbirlerine kadar birçok hukuki düzenlemeye yer vermektedir.
Bu makalede, siber şantaj suçunun hukuki boyutu ele alınacak, suçun unsurları, ceza hukuku çerçevesindeki yaptırımları ve mağdurların hakları incelenecektir. Ayrıca siber şantaj ile mücadelede dijital delillerin önemi ve alınabilecek hukuki önlemler üzerinde durulacaktır.
Bu başlık altında okuyacağınız başlıklara göz atın.
Giriş
Siber Şantaj Kavramı ve Hukuki Çerçevesi
Siber Şantaj Suçunun Unsurları
TCK Kapsamında Siber Şantaj Suçu
CMK Sürecinde Siber Şantaj Soruşturması ve Kovuşturması
Siber Şantaj Suçunda Mağdur Hakları ve Koruma Tedbirleri
Siber Şantaj ile Mücadelede Dijital Delillerin Önemi
Siber Şantaj Suçuna Karşı Alınabilecek Hukuki Önlemler
Sonuç
Siber Şantaj Suçu ve Cezası Kavramı ve Hukuki Çerçevesi
Siber şantaj, mağduru zor durumda bırakacak verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilerek bir menfaat sağlama amacıyla kullanılmasıdır. Bu suç, genellikle kişisel verilerin veya özel hayatın gizliliğine ilişkin bilgilerin kötüye kullanılmasıyla işlenir. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) doğrudan “siber şantaj” adıyla düzenlenmiş bir suç bulunmamakla birlikte, bu eylem TCK’nın 107. maddesinde düzenlenen şantaj suçu ve ilgili diğer maddeler kapsamında değerlendirilir. Şantaj suçu, failin mağduru bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlamasını ve bu durumdan menfaat sağlamasını içerir. Siber şantaj suçlarında ise bu zorlamanın dijital araçlar kullanılarak yapılması söz konusudur.
Yargıtay kararlarında da siber şantaj suçuna ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2021/4823 Esas, 2022/7645 Karar sayılı ilamında, sanığın mağdura ait özel görüntüleri hukuka aykırı biçimde ele geçirerek yayımlamakla tehdit ettiği ve bu yolla mağdurdan maddi menfaat temin etmeye çalıştığı belirlenmiştir. Mahkeme, sanığın eylemini TCK’nın 107. maddesi kapsamında değerlendirerek şantaj suçundan mahkûmiyet hükmü kurmuştur. Bu karar, siber şantajın klasik şantaj suçuyla aynı hukuki çerçevede ele alındığını ve failin dijital yollarla da olsa mağduru menfaat sağlama amacıyla zorlamasının suç teşkil ettiğini göstermektedir.
Siber şantaj suçu ve cezası, kişisel verilerin korunması, özel hayatın gizliliği ve bilişim suçları gibi birçok farklı hukuk dalıyla kesişmektedir. Özellikle 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi ve işlenmesi durumunda hem cezai hem de idari yaptırımlar söz konusu olabilir. Bu nedenle, siber şantajın sadece ceza hukuku açısından değil, kişisel verilerin korunması ve bilişim hukuku bağlamında da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Siber Şantaj Suçunun Unsurları
Siber şantaj suçunun oluşabilmesi için Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen genel şantaj suçunun unsurlarının bilişim ortamında gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu suç, failin mağduru belirli bir eylemi gerçekleştirmeye veya gerçekleştirmemeye zorlaması ve bunun sonucunda haksız bir menfaat elde etmeyi hedeflemesi ile meydana gelir. Hukuki açıdan siber şantaj suçunun oluşabilmesi için bazı temel unsurların bulunması gerekmektedir.
Maddi Unsurlar
Siber şantaj suçunun maddi unsurları, suçun dış dünyada gerçekleşmesini sağlayan fiili hareketleri içerir. İlk olarak, failin mağdura yönelik bir tehditte bulunması gereklidir. Bu tehdit genellikle mağdurun özel hayatına ilişkin görüntülerin, kişisel verilerinin veya hassas bilgilerinin hukuka aykırı biçimde ele geçirilmesi ve bunların ifşa edileceği tehdidiyle yapılmaktadır. Tehdit, yalnızca fiziksel zarar verme şeklinde değil, mağdurun toplum içerisindeki saygınlığını zedeleyebilecek veya maddi kayba uğratabilecek şekilde de gerçekleşebilir.
Bir diğer maddi unsur, failin mağduru bir şeyi yapmaya, yapmamaya veya haksız bir menfaat sağlamaya zorlamasıdır. Siber şantaj suçlarında bu genellikle mağdurdan para talep edilmesi, belirli bir eylemi yerine getirmesinin istenmesi veya sanal ortamda belirli bir davranış sergilemeye zorlanması şeklinde görülmektedir. Örneğin, failin mağdurdan kripto para veya banka havalesi yoluyla ödeme talep etmesi siber şantaj suçunun tipik bir örneğidir.
Manevi Unsurlar
Siber şantaj suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin bu suçu işlerken doğrudan kast ile hareket etmesi gerekmektedir. Yani fail, mağduru tehdit ederek onu zor durumda bırakmayı ve kendisine ya da üçüncü bir kişiye haksız menfaat sağlamayı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir; zira failin doğrudan mağdura yönelik bir zorlayıcı eylemde bulunması gerekir.
Ayrıca, failin mağdur üzerinde baskı kurarak belirli bir sonucu elde etmeye çalışması, suçun manevi unsurunu tamamlamaktadır. Failin kastının belirlenmesi açısından tehdit içeren mesajlar, e-posta yazışmaları veya şantaj içerikli talepler delil olarak değerlendirilir.
Hukuka Aykırılık Unsuru
Her suçta olduğu gibi siber şantajda da hukuka aykırılık unsuru aranır. Eğer failin eylemi hukuka uygun bir nedene dayanıyorsa suç teşkil etmeyecektir. Örneğin, bir devlet kurumunun yasal yetkisi çerçevesinde kişilere belirli bir yükümlülüğü hatırlatması veya hukuka uygun bir soruşturma sürecinde bilgi talep edilmesi şantaj olarak değerlendirilemez. Ancak, failin kişisel haksız çıkarlar sağlamak amacıyla tehdit içeren eylemlerde bulunması halinde hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiş olur.
Sonuç
Siber şantaj suçunun oluşabilmesi için tehdit, mağdura baskı uygulama, menfaat sağlama amacı ve bu fiillerin bilişim sistemleri aracılığıyla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Suçun unsurlarının değerlendirilmesi, failin cezai sorumluluğunu belirlemek açısından büyük önem taşımaktadır. Mahkemeler, maddi ve manevi unsurların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğini inceleyerek hüküm kurmaktadır. Özellikle bilişim sistemleri üzerinden işlenen suçlarda delillerin elde edilme ve değerlendirilme süreci, failin suçun unsurlarını taşıyıp taşımadığının tespitinde kritik rol oynamaktadır.
TCK Kapsamında Siber Şantaj Suçu
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) siber şantaj suçu doğrudan tanımlanmış bir suç tipi olarak yer almamakla birlikte, bu suç şantaj suçunun bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen bir türü olarak değerlendirilmektedir. TCK’nın 107. maddesinde düzenlenen şantaj suçu, failin mağduru bir şeyi yapmaya, yapmamaya veya kendisine ya da bir başkasına yarar sağlamaya zorlamasını kapsamaktadır. Bu suçun dijital ortamda işlenmesi, failin bilişim sistemlerini kullanarak mağduru baskı altına almasıyla gerçekleşir.
TCK 107. Madde Kapsamında Değerlendirme
TCK’nın 107. maddesine göre şantaj suçu şu şekilde düzenlenmiştir:
Bir kimseyi, kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Kendisinin veya bir başkasının çıkarına haksız menfaat sağlamak amacıyla bir kimseyi tehdit eden kişi aynı cezaya çarptırılır.
Bu düzenleme, siber şantaj suçunun temel hukuki dayanağını oluşturmaktadır. Eğer fail, mağdurun kişisel verilerini veya özel hayatına ilişkin bilgilerini ele geçirerek bir menfaat sağlamaya çalışıyorsa, bu eylem şantaj suçunu oluşturacaktır. Özellikle dijital iletişim araçları kullanılarak yapılan tehditler ve mağdurun rızası olmaksızın elde edilen içeriklerin yayımlanacağı tehdidiyle çıkar sağlanması, bu suç kapsamında değerlendirilir.
Bilişim Suçları ile İlişkisi
Siber şantaj suçu, TCK’nın 243 ila 245. maddelerinde düzenlenen bilişim suçlarıyla doğrudan bağlantılıdır. TCK 243. madde uyarınca, bir bilişim sistemine hukuka aykırı olarak giren veya sistemde kalmaya devam eden kişi hakkında cezai yaptırım uygulanmaktadır. Bu kapsamda, siber şantaj amacıyla bir kişinin e-posta hesaplarına, sosyal medya hesaplarına veya diğer dijital platformlara izinsiz erişim sağlanması halinde fail ayrıca bilişim sistemine girme suçundan da sorumlu tutulabilir.
TCK 134. maddesi ise özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesini düzenlemektedir. Siber şantaj amacıyla mağdura ait özel görüntülerin ele geçirilmesi ve yayımlanacağı tehdidinde bulunulması, hem şantaj suçunu hem de özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu oluşturacaktır. Mahkemeler, bu suçları birlikte değerlendirerek faile daha ağır cezai yaptırımlar uygulayabilmektedir.
Cezai Yaptırımlar ve Ağırlaştırıcı Nedenler
Siber şantaj suçu, suçun işleniş biçimine ve mağdur üzerinde yarattığı etkiye göre farklı cezai yaptırımlara tabi olabilir. Eğer suç örgütlü bir şekilde işlenmişse veya mağdurun kişisel verileri hukuka aykırı biçimde ele geçirilerek tehdit unsuru oluşturulmuşsa, faile verilecek ceza artırılabilir. Ayrıca mağdurun reşit olmaması veya özel hayatına ilişkin hassas verilerin kullanılması gibi durumlar da cezanın ağırlaştırılmasına neden olabilir.
TCK kapsamında siber şantaj suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılmaktadır. Bu suçtan zarar gören kişilerin savcılığa başvuruda bulunarak delillerini sunmaları ve süreci takip etmeleri önem taşımaktadır. Yargıtay kararları, özellikle dijital delillerin hukuka uygun biçimde toplanmasının ve sunulmasının, siber şantaj suçlarında mahkûmiyet kararı verilmesi açısından kritik bir rol oynadığını göstermektedir.
CMK Sürecinde Siber Şantaj Soruşturması ve Kovuşturması
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), suçların soruşturulması ve kovuşturulması süreçlerini düzenleyen temel hukuk normlarından biridir. Siber şantaj suçu da diğer ceza hukuku ihlalleri gibi belirli bir muhakeme sürecine tabi olup, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında farklı hukuki işlemler gerçekleştirilir.
Soruşturma Aşaması
Siber şantaj suçu, re’sen soruşturulan suçlar arasında yer almakta olup, mağdurun şikâyeti üzerine veya kolluk kuvvetleri tarafından yapılan tespitler doğrultusunda Cumhuriyet savcılığı tarafından soruşturma başlatılmaktadır. CMK kapsamında, soruşturma aşamasında şu adımlar takip edilir:
Şikâyet ve İlk Delillerin Toplanması: Mağdur, Cumhuriyet savcılığına veya kolluk birimlerine başvurarak suç duyurusunda bulunabilir. Şantaj içerikli mesajlar, e-postalar veya diğer dijital belgeler delil olarak sunulmalıdır.
Bilişim Delillerinin Tespiti: CMK 134. maddesi uyarınca, savcılık veya mahkeme tarafından bilişim sistemleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilebilir. Bu kapsamda failin kullandığı elektronik cihazlar incelenerek delil toplanır.
Şüpheliye Ulaşılması ve İfade Alma: Failin kimliği tespit edildikten sonra ifadesi alınır ve suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilir.
Kovuşturma Aşaması
Soruşturma aşamasında yeterli delil bulunması hâlinde savcılık iddianame düzenleyerek davayı yetkili ceza mahkemesine sevk eder. CMK 170. maddesi uyarınca iddianamede suçun unsurları, deliller ve hukuki değerlendirmeler yer almalıdır. Siber şantaj suçu, genellikle Asliye Ceza Mahkemelerinde görülmekle birlikte, örgütlü veya ağırlaştırıcı nedenlerle işlenmesi hâlinde Ağır Ceza Mahkemeleri yetkili olabilir.
Yargılama sürecinde mahkeme, bilirkişi raporları ve dijital deliller üzerinden değerlendirme yaparak failin cezai sorumluluğunu belirler. Eğer şantaj suçu, diğer bilişim suçlarıyla birlikte işlenmişse, TCK’nın farklı hükümleri de dikkate alınarak cezanın artırılması mümkündür.
Siber Şantaj Suçunda Mağdur Hakları ve Koruma Tedbirleri
Siber şantaj suçunun mağdurları, ciddi psikolojik ve maddi kayıplara uğrayabilmektedir. Bu nedenle hukuk sistemi, mağdurların haklarını koruyucu çeşitli yasal mekanizmalar öngörmüştür. Mağdurların, hukuki süreç boyunca haklarının bilinmesi ve etkin şekilde korunması önemlidir.
Mağdurun Başvuru Hakkı ve Hukuki Süreç
Siber şantaj mağdurları, doğrudan Cumhuriyet savcılığına, Emniyet Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüklerine veya Jandarma birimlerine başvuruda bulunarak şikâyette bulunabilir. Şikâyet sürecinde mağdurun şu hakları bulunmaktadır:
Delil Sunma Hakkı: Mağdur, failin suç teşkil eden fiillerini ispat edebilmesi için dijital delillerini sunabilir.
Koruma Talep Etme Hakkı: CMK 139. maddesi kapsamında mağdurun güvenliğinin tehlikeye girmesi hâlinde koruma tedbirleri alınabilir.
Bilişim Sistemlerine Erişim Engeli Talebi: Eğer mağdurun özel hayatına ilişkin bilgiler hukuka aykırı bir şekilde paylaşılmışsa, 5651 sayılı Kanun kapsamında içeriğin kaldırılması ve erişim engeli kararı alınması mümkündür.
Koruma Tedbirleri ve Önleyici Hukuki Önlemler
Siber şantaj mağdurlarının korunması amacıyla mahkemeler ve savcılıklar çeşitli tedbirler uygulayabilmektedir. Bu kapsamda en yaygın tedbirler şunlardır:
Gizlilik Kararı: Mağdurun kimlik bilgilerinin korunması için soruşturma ve yargılama süreçlerinde gizlilik kararı alınabilir.
Yaklaşma Yasağı: CMK 109. maddesi kapsamında, failin mağdura yaklaşmasını veya iletişim kurmasını engelleyen adli kontrol tedbirleri uygulanabilir.
Erişim Engeli ve İçeriğin Kaldırılması: Mağdura ait özel verilerin paylaşıldığı durumlarda, sulh ceza hâkimliği tarafından erişim engeli kararı verilebilir.
Mağdurların, siber şantaj suçlarına karşı etkili korunabilmesi için hem ceza hukuku hem de kişisel verilerin korunması hukuku çerçevesinde haklarının bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Bu süreçte, hukuki destek almak ve gerekli başvuruları zamanında yapmak mağdurun zararlarının en aza indirilmesini sağlayacaktır.
Siber Şantaj Suçunda Delil Toplama ve İspat Yükümlülüğü
Siber şantaj suçunun soruşturma ve kovuşturma sürecinde, delillerin hukuka uygun şekilde toplanması büyük önem taşımaktadır. Ceza muhakemesinde ispat yükü kural olarak iddia makamına, yani Cumhuriyet savcılığına aittir. Ancak, mağdurun da suçun işlendiğine dair yeterli delilleri sunması sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından gereklidir.
Dijital Delillerin Önemi ve Hukuki Niteliği
Siber şantaj suçu genellikle dijital ortamda işlenmesi nedeniyle, delillerin büyük bir kısmı bilişim sistemlerinden elde edilmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134. maddesi kapsamında, soruşturma sırasında bilişim sistemlerine el konulabilir ve dijital materyaller incelenebilir. Siber şantaj suçlarında en yaygın kullanılan deliller şunlardır:
Mesajlaşmalar ve E-postalar: Failin mağdura tehdit veya şantaj içeren mesajlar göndermesi durumunda, bu mesajların ekran görüntüleri veya dijital kayıtları delil olarak kabul edilir.
Ses ve Görüntü Kayıtları: Şantaj amacıyla mağdurdan zorla alınan ses veya görüntü kayıtları, hukuka uygun şekilde ele geçirilmişse mahkemede kullanılabilir.
IP ve Dijital Kimlik Tespitleri: Failin kimliğinin belirlenmesi amacıyla IP adresi ve diğer dijital izler incelenebilir.
Delillerin Hukuka Uygun Şekilde Sunulması
Ceza muhakemesinde delillerin hukuka uygun elde edilmesi gerekmektedir. Hukuka aykırı yöntemlerle toplanan deliller, CMK 206 ve 217. maddeleri uyarınca hükme esas alınamaz. Bu nedenle, mağdurların delil toplarken şu hususlara dikkat etmesi gerekmektedir:
Delillerin değiştirilmeden ve bütünlüğü bozulmadan sunulması gereklidir.
Hukuka aykırı yollarla elde edilen ses ve görüntü kayıtları delil olarak kabul edilmeyebilir.
Savcılığa yapılan şikâyette tüm dijital delillerin eksiksiz olarak sunulması, soruşturma sürecini hızlandıracaktır.
Mahkemeler, dijital delillerin teknik incelemelerini yaptırmak için bilirkişi raporlarına başvurabilmektedir. Bilirkişiler, sunulan dijital kayıtların doğruluğunu ve değiştirilip değiştirilmediğini inceleyerek mahkemeye rapor sunar.
Siber Şantaj ile Mücadelede Önleyici Tedbirler ve Hukuki Çözümler
Siber şantaj suçuyla mücadelede yalnızca cezai yaptırımlar değil, aynı zamanda önleyici tedbirler ve hukuki koruma mekanizmaları da büyük önem taşımaktadır. Bu suçun önlenmesi için bireysel ve kurumsal düzeyde alınması gereken çeşitli hukuki ve teknik önlemler bulunmaktadır.
Bireysel Önleyici Tedbirler
Siber şantaj suçuna maruz kalmamak için bireylerin kişisel verilerini ve dijital gizliliklerini korumaları gerekmektedir. En yaygın önleyici tedbirler şunlardır:
Güçlü Şifre Kullanımı: Sosyal medya ve e-posta hesaplarında güçlü şifreler kullanılması, hesapların ele geçirilme riskini azaltacaktır.
İki Aşamalı Kimlik Doğrulama: Çevrimiçi hesaplara yetkisiz erişimi engellemek için iki aşamalı kimlik doğrulama sistemlerinin kullanılması önemlidir.
Şüpheli Bağlantılara ve Mesajlara Dikkat Edilmesi: Bilinmeyen kaynaklardan gelen e-postalar ve mesajlar, kötü amaçlı yazılımlar içerebilir ve siber şantaj girişimine zemin hazırlayabilir.
Hukuki Çözümler ve Başvuru Yolları
Siber şantaj mağdurları, hukuki olarak korunabilmek için yetkili mercilere başvuruda bulunabilirler. Hukuki başvuru yolları şu şekildedir:
Cumhuriyet Savcılığına Başvuru: Mağdur, delilleriyle birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunarak soruşturma başlatılmasını talep edebilir.
5651 Sayılı Kanun Kapsamında İçeriğin Kaldırılması: Şantaj içeren içeriklerin internette yayımlanması durumunda, mağdur sulh ceza hâkimliğine başvurarak erişim engeli kararı aldırabilir.
Kişisel Verilerin Korunması Başvurusu: Eğer siber şantaj suçu kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesiyle işlenmişse, mağdur 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında ilgili idari mercilere başvurabilir.
Siber şantaj suçlarının önlenmesi ve mağdurların korunması için hem bireylerin hem de kamu otoritelerinin bilinçli hareket etmesi gerekmektedir. Dijital dünyada güvenliğin sağlanması, hem teknik hem de hukuki tedbirlerin birlikte uygulanmasıyla mümkün olacaktır.
Sonuç
Siber şantaj suçu, dijital çağın gelişimiyle birlikte yaygınlaşan ve bireylerin temel haklarını ihlal eden ciddi bir suç tipidir. TCK kapsamında şantaj suçuna ilişkin düzenlemeler, bilişim yoluyla işlenen suçları da kapsayacak şekilde uygulanmakta ve failler hakkında ağır cezai yaptırımlar öngörülmektedir. CMK çerçevesinde yürütülen soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde, hukuka uygun delillerin toplanması ve etkin bir yargılama yapılması, bu suçla mücadelenin temel taşlarını oluşturmaktadır.
Siber şantaj suçunun mağdurları, hukuki haklarını bilerek adli makamlara başvurmalı ve hukuka aykırı taleplere boyun eğmeden yasal yollarla korunma talep etmelidir. Cumhuriyet savcılıkları, mahkemeler ve ilgili kolluk birimleri, bu tür suçlarla mücadelede etkin bir rol oynamakta olup, mağdurların süreci dikkatli şekilde takip etmeleri önem arz etmektedir. Ayrıca, dijital ortamda kişisel verilerin korunması, güçlü parola ve güvenlik önlemleri kullanılması, bireylerin siber şantaj riskine karşı daha dirençli olmasını sağlayacaktır.
Siber şantaj suçu ile etkin mücadele, sadece cezai yaptırımlarla değil, aynı zamanda farkındalık artırıcı çalışmalar, teknik güvenlik önlemleri ve hukuki destek mekanizmalarının güçlendirilmesiyle mümkündür. Bilişim teknolojilerinin hızla geliştiği günümüzde, bireylerin ve kurumların dijital güvenlik önlemlerini artırmaları, bu tür suçların önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Kendinizi bu denli bir duruma yakın hissediyorsanız, zaman kaybetmeden bize ulaşın.
Siber şantaj suçu, dijital dünyanın karanlık taraflarından birini temsil etmekte olup, bireylerin özel hayatlarını ve güvenliklerini ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bu suçun mağdurları, yalnızca yasal değil, psikolojik açıdan da büyük bir yük altına girebilirler. Bu nedenle, dijital ortamda karşılaşılan her türlü tehdit karşısında sessiz kalmamak, hukuki haklarınızı bilmek ve gerekli adımları atmak büyük önem taşır. Dijital dünyada güvenliğinizi sağlamak için her zaman önceden tedbir almalı, kişisel verilerinizi korumalı ve şüpheli durumlarla karşılaştığınızda profesyonel destek alarak doğru adımları atmalısınız. Unutmayın, hukukun sunduğu araçlar ve toplumsal farkındalıkla bu tür suçlarla daha etkili mücadele edebiliriz.
Avukat Berker HASGÜL, Şubat - 2025
Comentários